“Ne Godot gelmişti, ne Yakup çağrılmıştı. Beklemek ya da gitmek mümkün müydü peki? Beklemekle gitmek aynı hiçliğin mezar taşlarıydı artık. Yapacak bir şey yoktu”.
—Gidelim mi?
—Gidemeyiz!
—Neden?
—Godot’yu bekliyoruz.
—Ah! Tabii ya.
Neyin kavgasını veriyoruz? Gerçekten soruyorum. Bu neyin mücadelesi? Birçok sorunun cevabı bulunamamışken, bulunamamış cevapların büyük oranda sorusu bile akla gelmemişken hem de. Bilgece cümleler kurmaya gerek var mı bu tutarsızlıklar karşısında?
—Ee! Gidelim mi?
—Evet.
—Gidelim!