sanat anlatıcısı

yakın-uzak

y

 

Biraz yakın biraz uzak; dalgınım yine. Ve yine sıcak bulantılar, yapışkan, terli, dalgın bir baş elimde kalan. Ve kötülük alametlerinin tümü tepemizde; kederin mızrak uçları sırtımızda yine. Kedere dalmak için yani, yine her fırsat yerli yerinde. Ne yöne baksam sahteliğe çarpıyorum; kimi dinlesem bakıyorum sadece yalan. Bana sadece şunların cevaplarını verin istiyorum. İyimserlik ne denli mantıklı bir çabadır; çocuklarımız olacak mı mesela? Ya da anlatacak şeylerimiz onlara? Ne bileyim; bir hikaye, bir şiir yahut bir roman. Yaşamak ne denli mantıklı bir eylem ya da? Eyleyemediğimiz yüreklerimiz bile darmadağın.

Herkes her şeyi söyler oldu bu günlerde; hep bir yenilgi söylevi veya başarı öğütleri. Tutunacak ne kaldı desem kızar mısınız? Üzgünüm! Bu konuda da karamsarım. Hem yalnız da sayılmam bu konuda; hem ben karamsarım hem de acele gelen akşamlar. Belki de sadece yaşlandım. Ancak sakalımda sadece bir tane ak var. Saçlarım mı? Saçlarımda düşünmediğiniz kadar çoklar. Yahut ne zaman ileriye dalsam aklım arkamda kalır oldu. Aynaya çok sık bakmasam da bir bekleyişi görüyorum bu yılki zahiremde. Gözlerim yorulmuş sanki, güzü bekliyor gibi duruyor. Yüzüm solgun. Belki sadece sararmıştır bir bulantı sonrası bilemiyorum. Bu ince sızlamaları kim işitir ki? Ya da işitmeli mi birileri? İşitmesinler! Zira Alışkanlıklarımı bırakmamı söylüyor herkes. Herkes bunları hissetmiş midir sizce? Uzaklara bakmaktan yakınlarımızı unutmuyor muyuz? Tanıdık her şeyden kaçan bir tek ben değilim ki hem. Yeni şeylerin heyecanını duyan herkesten farklı olarak; yeni şeyler ürkütür sadece beni.

Her bocaladığımda geriye dönüyorum doğrudur. Geriye dönmek artık meraktan değil, geriye dönmek sadece yapacak daha iyi bir şey bulamadığımdan. Sessizliğe bürünmek ise dinlemek istemeyişi herkesin. Kim bilebilir ki ne kadar feryat eder sözler, ya da ne kadarını anlatabilir kelimeler. Sınırlı anlamların ötesinde dahası var oysa ki. Ama yine de paylaşmak güzeldir der herkes. Hem kim paylaşıyor ki her şeyi? Ya da her şey herkesi paylaşıyor belki tıpkı “şeylerin interneti” gibi. Her sevdiğimizde bir parçamız kalmış bakıyorum, her bir parçamız tonlarca toprak altında. Ne kadar özlüyorum bir bilseniz. Özlemeyi bile adam akıllı bildiğim söylenemez halbuki.

Aldanmaktır yazgısı her niyetin; ya da her niyet baştan yitirmiş yazgısını, bilemiyorum. Belki de biliyorum; işime gelmiyordur. Bütün bu anlattıklarım yalnızlıktan mı dersiniz? Herkesin dimağı kalabalık mı yoksa? Yoksa bir ben mi şikayetçiyim bu kalabalıktan ya da öznesi sadece ben miyim bu esaretin? Sanmıyorum! Aslında hem öyle hem değil; aslında biraz yakın biraz uzak; aslında…

Dürüst mu olmamı isterdiniz yoksa? Maalesef herkes gibi, bu konuda ben de tam olarak dürüst değilim; yine de denedim.

sanat anlatıcısı

ANLATI TÜRÜ

ÖNE ÇIKAN ANLATILAR

YILLIK

Tag Cloud

İbrahim Yıldız

1984 yılında Gaziantep’te doğdu. 2002’de ilköğretim ve orta öğretimi bu ilde tamamladı. 2008 yılında Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim Öğretmenliği Resim Ana Sanat Programında, lisans öğrenimini, 2013 yılında ise aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim-İş Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans öğrenimini tamamladı. 2020 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı Sanatta Yeterlik Programını tamamlayarak Dr. ünvanı aldı.