“Sonsuzluk ve Bir Gün” filmini izlerken birden bu cümleye takılı kaldım: “kelimeler itinayla seçilmeli“. Bu bir çeviri hatasıydı aslında. repliğin doğrusu: “sağa sola saçılı kelimeler”di. Ama yine de kelimeleri itinayla seçmeli, bu günlerde en çok bunu yapmalı. Bukowski’nin dediği gibi; “tepelerden aşağı koşan vahşi atlar misali” geçip gidiyor ömrümüzün günleri. Geriye biraz anı ve bir kaç kelime kalıyor. Ya da Edip Cansever‘i mi hatırlamalı ve şiirini şöyle mı değiştirmeliyim?
Ve sonra bir örtü düzeltilir, yeniden kurulur sofralar, varsa beklenen biri, sofraya bir tabak daha eklenir; Bir ölüm daha unutulur ve yine bir yasın sonuna gelinir: Oysa ne tuhaftır bir çocuğun anlamsızca ölüvermesi! -Bunu ben de hep söylüyorum- Herkes her olayın ertesinde kendi işlerine koyulur. Birileri sevişir bir ateşin başında ve tenha bir yerde birileri vurulur. Nedeni belki de sadece sudur.
Böyle işte…
Hiçbir şey olmasa bile, benim adıma bir kelime kalsa bu dünyada. Belki de “Büyük Unutuş” çağında en kıymetli, en bulunmaz şey bir kelimedir. Sayanora… (Yıldız, 2021, Aforizmalar [4])