Şimdi de kalkıp hafızamıza mı göz diktiniz? Boş verin bunları şimdi, hepimiz gün gelecek yer yünden silineceğiz
Bakış ve Kucaklaşma
Ancak bunların bile yetersiz kalacağı anlar gelir ya bazen, işte o zaman insan en iyi bildiği, yalanız, samimi bir dile başvurur: Bakış ve Kucaklaşmaya!
Bir ve Üç Sandalye: Pazar
Gündüzü bu kadar erken beklemiyordum. Gece çoktan terk etmişti odamı. Boşluğa süzülmüş güneş ışığında uçuşan tozlar her an burnuma doluşacakmış gibi hissettim. İçim daraldı. Akşamdan kalmaydım. İhtiyacım sadece uzun uzun kalınan dışkılama molası olabilirdi. Ve bunu yapmak için biran bile gecikemezdim. Tuvalete koştum.
Bir ve Üç Sandalye: Cumartesi
Sandalyenin gıcırtısı geliyordu kulağıma geriye yaslanırken. Oturuyordum. Kalçamda kocaman bir ahşap eklentiyle beraber betona çakılmış kafa patlatıyordum tek eşyası bir sandalye olan bir evde. Karşımdaki pencereden gözlerime vuran ışık beni rahatsız ediyordu. Fakat perdem yoktu beni karanlığa gömecek. Biran bir mezarda olmak istedim. Toprak altına girebilirdim o an. Sonra alıştım ışığa...