Ukiyo-e: Kederli Dünya Resimleri
Ukiyo: Yüzen Dünya
Japonca bu sözcük, Edo döneminin (1603-1867) ortalarında ne köylü ne de şehirli olan bir sınıfa atfedilen bir tür yaşayış tarzını işaret eden ve yüzen dünya anlamına gelen tartışmalı bir kavramdır. Kelimenin köklerine inince, zeit geist denen çağın ruhunu karşılayan bir tanımla yüzleşiyor insan.
Edo döneminde giderek ekonomik açıdan büyüyen ve büyüdükçe de zorbalaşan bir tüccar sınıf, insanları bir tür kaçış arayışına itmiş gibi görünüyor. Bu arayış da özellikle Japonya’nın üç büyük kentinde (Tokyo’nun eski adı olan Edo, Osaka ve Kyoto) insanlara yeni bir gerçeklik sunan, bir oyun ve eğlence dünyasını yaratmıştır.
Muğlak bir anlam barındıran bu akışkan yeni dünya, görünüşte yaşamın sıradan dinamiklerini barındırır. Ancak insanların kaçış mecraları daha çok hayat kadınlarının, sahne gösterilerinin ve eğlence mekanlarının yoğunlaştığı bir bölge haline gelir. Tıpkı günümüzdeki red light streetler gibi. Bu bakışla, Japon sanatçıların ürettiği, yüzen dünya resimleri anlamına gelen bu “ukiyo-e”ler, bir açıdan, başı boş bir gücü ellerinde tutan tüccar sınıfının sömürü düzenini ve varoş zevklerinin kaydı gibi okunabilir.
“Ukiyo-e” terimini anlamsız, neşeli veya yüzen anlamına gelen “uki”; dünya, nesil, çağ ya da tahakküm anlamına gelen “yo”; ek olarak baskı veya resim anlamına gelen “e” sesleri oluşturur. Muğlaklığı yaratan şey ise Japoncada “uki” sesinin aynı zamanda hüzün, keder veya melankoli anlamına gelen bir yazım şekli daha barındırıyor olmasıdır. Böylesi iki uçlu anlam olanağıyla bu sözcük, gündelik zevklerin tanımını kederli bir insanlık durumuna dönüştürüyor adeta.
Ne var ki sözcüğün çok anlamlı bu yorumu tartışmalı bir yorum olmaktan öteye gidememiştir. Yine de şahsen ben insanlığın yanılgı ve yanılsamalarla dolu bu zaafını oldukça kederli bulduğumu belirtmeliyim. Nitekim bu resimler aynı zamanda kadın istismarının tarihin tüm katmanlarında mevcut olduğunun itirafı niteliği taşımaktadır.